ZAMANI VERİMLİ KULLANMA

         Hz. Allah’tan başka bütün varlıklar zamanla sınırlıdır. Zaman, Hz. Allah’ın insanlara bahşettiği çok kıymetli bir sermayedir. İlim tahsili, maddi ve manevi sermayeler, dünya ve ahiret saadetleri hep bu sermaye ile elde edilmektedir. Tarın ahirette bu sermayeyi nerede ve nasıl kullandığımıza dair elbette sual olunacağız. Cenab-ı Hak zamanımızı nasıl değerlendirmemiz icap ettiği ile alakalı olarak şöyle buyurmaktadır:“Boş kaldığında hemen kalk, başka bir işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” Cenab-ı Hak bu ayeti kerimde zamanı değerlendirme hususunda nasıl davranmamız icap ettiğini beyan buyurmuştur. Hz. Allah biz kullarından herhangi bir işimizi bitirdikten sonra bununla ittifa etmeyip yeni bir işi için harekete geçmemizi emir buyurmaktadır. Boş kalan insanların faidesiz işlerle meşgul olup, neticesinde tembelliğe düşme ve hatta günaha girme ihtimali vardır. Bu sebeple vaktimizi dünyamıza ve ahiretimize faideli işlerle değerlendirme gayretinde olmamız icap eder. Peygamber Efendimiz(s.a.v) bu hususla alakalı olarak;“iki nimet vardır ki, insanların çoğu bu iki nimet hususunda aldanmıştır. ( O iki nimet de) sıhhat ve boş vakittir.” Buyurmuşlardır. İmam-ı Rabbani Hazretleri de bir mektubunda: Muhakkak vakit keskin bir kılıçtır. Yarın aynı fırsat bir daha verilir mi verilmez mi bilinmez. Mühim olan işleri bu güne alıp, mühim olmayanı yarına tehir etmek lazım gelir. İşte aklın icabı budur. Akıl ile aklı maaşı (dünyalık aklı) değil aklı maadı (ahiretlik aklı) murad ediyorum. Bundan daha fazla ne yazayım” buyurarak, zamanı kullanmanın ne kadar mühim olduğunu ifade etmektedir. Siz çok değerli okurlarım Cenab-ı Hakk’ın iradesi icabı, zaman bir daha geri dönüşü olmayan bir şekilde cereyan eder. Gecen bir saniye bile geri gelmez veherkes farkında olsun veya olmasın Hz.Allah’ın kendisi için takdir ettiği ömrün nihayetine doğru an be an yaklaşır. Bu hakikatten hareketle, bir Müslüman vaktini boş ve değersiz şeylerle zayi edemez. Hz. Allah kendisini ne için yarattıysa onun için gayret eder. Bir Allah dostunun öğrencilerine nasihatı ile yazıma son vereyim:“Sizi tebrik ederim çocuklar. Akranlarınız şehvete esir olup nefis ve heva peşinde başıboş dolaşırken sizler hazreti Mevla’nın zatının nuru ile alakadar ve sıfatının eseri olan İlm-i Kur’an ile meşgul oluyorsunuz. Burada öğrendiklerinizle Ümmeti Muhammed’in evladını bataklıktan kurtarmaya hazırlanıyorsunuz. Bu ne yüce bir vazifedir. Yemin ederim çocuklar sizler bu dünyanın en bahtiyar insanları ve hatemüssa’adet bahçesinin fidanlarısınız. Ümmeti Muhammed’ yadigâr olun.”